29 Ocak 2012 Pazar

Rolünü çok iyi oynadın sevgilim, tebrik ederim


Hayatımıza belirli dönemlerde girip de, zihnimizde hiçbir iz bırakamadan çekip giden insanlar olmuştur. Kısa bir süreliğine gittiğimiz herhangi bir şehirde ya da arkadaş ortamlarında tanışmışızdır o insanlarla. Belki kısacık bir sohbet imkanı bulmuş, belki de bir iki kelime anca edebilmişizdir. Hakkında yeterince fikir sahibi olamadığı bir kişiyi insan hayatına neden sokar ki?  Bu aptallıktan başka bir şey değil.

Ben de böyle bir aptallık yaptım. İyi niyetimden mi yoksa o lanet olası güven ilişkisinden mi bilmiyorum. Hayatıma bir anda girmene izin verdim sevgilim, üstelik seni henüz tanıyamamışken. Tesadüf kavramının kaderle karıştırıldığı bir dünyada tesadüf değildi seninle karşılaşmamız fakat kadere de bağlanamazdı. Aynı şehirlerde doğup büyüyen ama Tanrı’nın farklı bir zamanda farklı bir şehirde karşılaştırdığı insanlardık. Daha kim olduğumuzu bile anlayamadan iki sevgili olmaya karar verdik. Başlarda gayet sakin ve huzurlu bir ilişkimiz vardı, birbirimize çaktırmasak da ikimizi de şaşırtıyordu bu durum. Bir o kadar da korkuyorduk. Henüz, birbirinin ruhunu keşfedememiş iki ayrı insanın anlaşması pek olağan bir durum değildi. Mevsim sonbahardı ve en güzel aşklar bile sonbaharda ayrılığa teslim ediyordu kendini. Bunu biliyorduk ve sonbahara inat kalbimizde aşkı yeşertmeyi deniyorduk fakat başaramadık. Nereden bilebilirdik sonbaharın, ilişkimizin de son baharı olacağını? 

Sonbaharda aşkı yaşamak, aşkın son baharını yaşamaktan daha zordu. Gün geçtikçe kendimize ve birbirimize olan güvenimiz azaldı. Temeli güven olmayan ilişkilerin uzun ömürlü olmadığını sana öğretecek değildim. Belki, birtakım şeyleri anlatabilirdim ama dinlemezdin ‘’burjuva’’ olarak nitelediğin sevgilini. Oysa, burjuvanı egolarınla değil kendi benliğinle tanımaya çalışsaydın, anlardın onun da senin gibi sıradan, basit bir hayatının olduğunu, emek verenlerin haklarına daima sahip çıkıp, haksızlıklara ve sınıf farklılıklarına karşı bir duruş sergilediğini. Aslında aramızdaki tek sorun, kafanda oluşturduğun statü farkı değildi. Karşılıklı yanlış anlamalar, telefonu yüzüne kapatmalar, alaya alınan ciddi konular ve unutulamayan eski sevgililer…

Bir ilişkide tek tarafı suçlamak ya da yargılamak doğru değildi fakat ciddiyetsiz bir ilişkiyi kontrol edebilmek raydan çıkmak üzere olan bir treni kontrol etmekten bile daha zordu. Son zamanlarımızda iyice dağılmış ve birbirimizden kopmuştuk. Her ilişkinin son evrelerinde olduğu gibi hakaret safhası başlamıştı. Sen ağzına geleni saymayı tercih ettin. Ben dinledim ve sustum. Kırılmış olsam da, kıran olmadım sevgilim. Çünkü bir insanı kırmak demek, umutlarını yok etmek demektir.

Elimizdeki tüm olasılıkları ve kalbimizdeki umudu tükettiğimizde birbirimize de daha fazla tahammül edemedik ve ayrılmayı tercih ettik. Bunu ben istedim ve pişman değilim.
Ama unutmadan sana söylemem gereken bir şey var: ‘’Rolünü çok iyi oynadın sevgilim,seni tebrik ederim.Başka bedenlerde mutlu olman dileğiyle...’’    

İrem Nazlınur ÇETİN                                                                                                                    

4 yorum:

  1. sağlık olsun zaten saydığın nedenler o kadar cok sayıdakı hangı bırı olmasada olur desem bencede yuruyemezmıs ılıskınız,hayırlısı olsun sevgıler

    YanıtlaSil
  2. Hayatıma bir anda girmesine izin verdiğim için suç bende. Teşekkürler, sevgiler.

    YanıtlaSil
  3. hımm, işte beni de korkutan hep bu zamansızlık olmuştur,öyle ansızın bırakıvermek akışına ...Olacak olan oluyor ama değil mi...

    YanıtlaSil
  4. ''Olanla, ölenin önüne geçilmez.''

    YanıtlaSil