22 Temmuz 2011 Cuma

Bırak Dağınık Kalsın Düşlerin...



Sahip olduklarımız,sahip olmayı hayal ettiklerimizdir belki de.Sahip olmayı istediğimiz ne varsa onun için çabalarız hayatta.Doğarız,büyüyüp gelişiriz .Büyüdükçe isteklerimiz,sorumluluklarımız da artar.Apayrı bir çaba içerisine gireriz.Aslında bu, kendimizi bulma,yani kişisel bir kimlik oluşturma çabasıdır.Topluma kendimizi kabul ettirmek için uğraş verirken bir yandan da bireysel düşüncelerimizi harekete geçiririz.Hayal ettiklerimizin peşinden koşmaya başlarız.Kimi zaman hayallerimiz uğruna zifiri karanlıklara korkusuzca dalarız.O karanlıkta aradığımız tek şey aydınlıktır.Çünkü,hayallerimizin başlangıcıdır aydınlık,güneşli günler,masmavi gökyüzü… 
Kimi zamanda aydınlık sandığımız karanlıklara gireriz.Yağmurun yağışı,gök gürültüsü,fırtınalı havalar hepsi karanlığın başlangıcıdır.Hayalleriniz kör karanlıklarda kaybolur.
Benim hayallerimde kayboldu…
Oysa,ben güneşli bir günde rengarenk balonlar almıştım.Masmavi gökyüzünün altında balonlarımla denizi selamlıyor,martıların denizin üzerinde özgürce süzülmelerini izliyordum.
Taa ki gökyüzünün aniden kapkara bulutlara bürünüp,şiddetli yağmura dönüşmesine kadar.Biraz önce tenimi yakan güneş artık yoktu.Kara bulutlar hakim olmuştu gökyüzüne.Derken fırtına çıktı,azgın dalgalar şiddetle kayalara vurmaya başladı.
Şaşkınlık içindeydim.Denizin kenarında öylece kalakalmıştım.Bir anda her şey nasıl da tersine dönmüştü.Rengarenk balonlarım,kapkara bulutlara kafa tutuyordu adeta.Fırtına da şiddetini artırmıştı.Ortalık toz duman…Birden aklımda bir şimşek çaktı.
Dedim ki içimden:Bırak o balonu,bırak gitsin…Ona verebileceğin en büyük hediye özgürlüktür.
Ve,aniden bırakıverdim balonları elimden.Denizin üzerinde tıpkı martılar gibi süzülerek gökyüzüne yükseldiler…
Neden mi bıraktım gökyüzüne o balonları yani düşlerimi?
Çünkü,düşleri özgür olmayanın aklı tutsak kalır…

İREM NAZLINUR ÇETİN


Temmuz 2011

4 Temmuz 2011 Pazartesi

Huzurlu Ölmek İstiyorum!

Başta, insanlar olmak üzere herkesten kaçıyorum,kaçabildiğim kadar.Koşuyorum sığınabileceğim bir yer bulana dek.Sığınacak yer ararken bütün yaşadıklarım aklımdan geçiyor.Onları umursamıyorum,ben yaşayamadıklarımın peşinden koşuyorum.Daha,henüz doğmamışken kaybettiklerimi arıyorum.Bedenini başkasına satan fahişeler gibi,ruhunu başkasına satanlardan kaçıyorum.Sadece,kendi ruhuma sığınıyorum bu aralar.Sadece,kendi dünyamdayım.Yaşadığım ülkenin gündemi,çevremdeki insanların tavırları beni hiç ilgilendirmiyor.Ben,ruhumu
n derinliklerine inmekle meşgulüm.İçimdeki bütün mutlulukları bir kenara bıraktım.Yalnızca,ruhuma acı veren düşüncelere odaklanıp onların nedenlerini bulmakla yükümlüyüm.’’İnsanı olgunlaştıran acılarıdır.’’ Derler.Ben,bu düşünceye katılmıyorum.Acılarına odaklanıp,dış dünyayla ilişkisini kesen,hayattan zevk alamayan bir insan için olgunlaşmak önemli midir? Olgunlaşmak:İnsanın kendisine haz veren olaylardan yola çıkarak kendisini daha da yüceltmek için elindeki bütün olanaklarla kendini geliştirebilmesidir.Acı çeken insan kendisiyle değil,acılarıyla ilgilenir.Kendisiyle ve hayatıyla ilgilenmeyen insan nasıl olgunlaşabilir? İşte,bu yüzden acılarımın nedenleriyle ilgilenmeyi tercih ediyorum ben.Onlara sebep olan olayları hayatımdan çıkarabilmek için ruhumla iş birliği yapıyorum bugünlerde.Sahip olduğum hayata hakkını verebilmek,onu tam anlamıyla yaşadım diye bilmek için.Biliyorum,hayat tüm çirkinlikleri ve güzellikleri ile bir bütün.Ben,hayatı masallara benzetiyorum.İçindeki tüm kötülük ve iyiliklere rağmen her zaman iyilerin kazandığı masala.Ya da hep mutlu sonla biten masallara…
Sahip olduğum hayat,ben daha doğmamışken bana yapabileceği en acı kötülüğü yaptı ve bunu hayatım boyunca taşımamı istedi benden.Taşıdım,taşıyorum da yüreğimin en derin yerinde.Ama hayat bir masalsa, masallarda hep iyiler kazanıyor ve her şey mutlu sonla bitiyorsa yaşadığım hayatın da tüm çirkinliklerine rağmen mutlu sonla biteceğini bilmek güzel.Nefes alıp veriyorsam,bir hayatım var demektir.Bunun için mutluyum.Ya nefes alabilecek bir bedenim olmasaydı? Hiç var olmasaydım bu hayatta? 
Unutma;Nefes aldığın süre yaşayacaksın.Ve, öyle ya da böyle bu masal mutlu sonla bitecek…


İREM NAZLINUR ÇETİN