8 Aralık 2014 Pazartesi

Yaşlı Bir Yüz

Şehirler arası bir otobüs terminalinin bankında, altına serdiği kartonun üzerine yatıp uyumadan önce ''Soğuk'' dedi, gözlerimin içine bakarak. Bir kış günü, Aralık'ın 2'sinde kalbim acıdı...
O an, içime bir şeylerin saplandığı o dakikalar, her şeyden ama en çok da içinde bulunduğumuz bu hayattan nefret ettim. Bizler -çoğumuz- daima bir şeyleri isteyen, her gün biraz daha fazla tüketme çabasındaki insanlarken, aynı yaşamın içinde olduğumuz, belki aynı şehirde yaşayıp her güngördüğümüz, bırakın harcamalar yapmayı üzerindeki kıyafetten -belki bir de hayallerinden - başka hiçbir şeyi olmayan insanların varlığına kayıtsız kalıyoruz. Kendi hayatımızda yarattığımız ve içinde sadece bencil arzularımızın olduğu kısır bir döngünün içinde yaşama gözlerimizi kapatmışız. Görmek istediklerimiz egomuzu okşayan maddi kaygılarımızdan ibaret.
Biz ne zaman unuttuk insan olmanın gereğini, elimizdekinin yarısını ihtiyacı olanlarla paylaşabilmeyi, sevmeyi belki hiç tanımadığımız birine bile içten bir gülümsemeyi?
O gün orada, sanki çok uzaklardan gelecek birini bekler gibi daldım gittim. Aklımdan geçen sayısız düşünceyle... Durduramıyordum, elimde değildi. Karşımda yaşlı bir yüz ve yanında -belki de- hayattaki tek dayanağı olan oğlu...

Bir kış günü, 
Kalbimin acıdığı,
O akşam, o an, 
Hiç unutulmayacak.

İrem Nazlınur ÇETİN 
Ankara, 2014