26 Nisan 2011 Salı

ANILAR VE HAYALLER ARASINDA SIKIŞIP KALMIŞ BEDENLER

Büyük bir şehir kendi bölgesinde kendi çapında...Gündüzleri,kalabalık insan sürülerine ev sahipliği yapan ünlü caddeleri.Geceleri,görkemli ışıkların insanları süzdüğü parkları,yağmurun en hüzünlü gözyaşlarını denize döktüğü sahili,karanlık ışıkların altında olağanüstü durumların yaşandığı ücra köşeleri,kuklacılık sanatını bilmeyen güzelim insanların olduğu bir şehir burası ve benim ait olduğum şehir…
İstenilerek yaşanılan yerler vardır hani.Bazen de hayat şartlarından dolayı yaşanmak zorunda kalınan yerler.
Farkları nedir ne değildir bu şehirlerin ?
İnsanlar anılarının olduğu şehirleri mi seçer yaşamak için yoksa hiç kimseyi tanımayıp özgürce hayallerinin peşinden gitmek için ait olmadığı şehirlerimi severler ve yaşarlar ?
Bir şehir düşünüyorum yaratılmamış ve keşfedilmemiş.Sadece beyinde yaşayan,yaşatılan.Bir de istenilmeden yaratılan,yaratılması yaşanması zorunlu kılınan şehir düşünüyorum beyinde akılda olmayan gerçek olan.
Hangisinde daha özgürdür insan acaba ? Hangisinde mutluluğu yakalayabilmiştir tam anlamıyla ? Ya da hangisine ait hissetmiştir kendini ?
İnsanlar vardır anılarıyla geçmişe dönük yaşayan,
Ve yine insanlar vardır hayalleriyle geleceğe doğru yaşayan…
Şehirler vardır anıların ait olduğu.
Şehirler vardır hayal edilenlerin gerçek olacağı…

Anı(hatıra)kelimesi çok şey anımsatabilir insana.Hatta bir insanın birçok anısı vardır iyi ya da kötü.Ama insanlar kötü anıları hatırlamak istemezler, kaçarlar yüzleşemezler onlarla iyi anılarını hatırladıkça da geçmişe özlem duyarlar bugünü göremezler.Bir bakıma kördür anılarıyla yaşayan insanlar hep kör şehirleri seçerler yalnızca anılarına sarılabilmek için.Bir pırlanta kadar değerli ve hayatı yaşanılabilir kılan umutlarını hayallerini karanlık kuyulara atmışlardır onlar.Geri çıkaramazlar,anıları engeldir onlara.Yaşama karanlıklardan bakarlar,bu yüzdende aydınlık ürkütücü gelir.Hayat onlar için kapkaranlık bir tablodur adeta.İşte, bu yüzden anılar anılmamalıdır,sadece birer ‘’anı’’ olup geçmişte bırakılmalıdır,bırakılabilmelidir.
Ama hayaller…
Onlar masumdurlar.Anılar gibi hem iyi hem kötü olamazlar.Onlar hep iyidir mutluluk verir.Çünkü insanlar asla kötü bir şey hayal etmezler.Hayal ettikleri şeylerdir hayata bakış açılarını değiştirip,yaşama kuvvetini,inançlarını güçlendiren onları kör kuyulardan uzak tutan.İşte buradadır hayalleri anılardan anlamlı ve tozpembe kılan.
Hayallerdir beyinlerin içindeki o uç noktada düşünülenler.Öyle ya da böyle hayal eşittir hayattır.Ve hayat, gerçekleşmesi beklenilen hayallerin olduğu koskoca bir anı olarak kalacaktır sonsuzluğa uzanınca bedenler…

Anılarda,hayallerde,hayatta hepsi sonsuzluğa aittir.

                                           
Amasya 2010.                                                         
                                                                                                        13.11.10 22.53
                                                                                                       İREM NAZLINUR ÇETİN

22 Nisan 2011 Cuma


ADI AŞK BUNUN

Nereden ve nasıl başlayacağımı bilmiyorum aslında.Hep düşünürdüm bir insan birini gerçekten yürekten sevebilir mi ? Hayat bulmacasını sevdiği insanı bulduğu an tamamlayabilir mi ? Ve yahut her bir hücresinde sevgiyi taşıyabilir mi diye.Evet oluyormuş.Can Yücel Ustanın dediği gibi:Yaşayınca anladım.Adı ‘’aşk’’bunun.Hiç inanmazdım bir gün aşk kavramına inanacağıma,aklımın ucundan bile geçmezdi.Hayat bu işte,sürprizlerle dolu diye boşa demiyorlar.Bir insanın hayatını daha önce hiç tanımadığı bir insan nasıl değiştirebilir ? Tabi ki onun hayatına girerek.Sevgili Aytuğ’un (Akdoğan)güzel bir sözü var bu konuda:’’Bir insanı tanıdıkça seversiniz ya da hiç tanımadığınız için.’’Hayatınıza girdikçe seversiniz onu tanıdıkça veyahut onda kendinizden parçalar bulup hayat yap bozunuzu tamamladıkça bağlanırsınız ona.Onsuz vakit geçmez her an her dakika yanınızda olmasını istersiniz.Yanınızda olmadığı geceler hayalini getirirsiniz gözünüzün önüne derin bir iç çekersiniz ‘’keşke şimdi yanımda olsaydı sımsıkı,kayıtsızca ve aşk dolu sarılabilseydim ona ‘’diye.O,hayatınıza girdiğinden beri değişmişsinizdir.Huyunuz eski huyunuz değildir.Kolay kolay kızamazsınız hiç kimseye hiçbir şeye çünkü yüreğinizde sadece sevgi vardır.Kin,nefret,öfke nedir bilmezsiniz.Bırakın duygularınızı dış görünüşünüz bile değişmiştir. Saçınız,başınız,bakışlarınız....Onun kokusu sinmiştir her bir hücrenize.Her an koklamak istersiniz.O eski siz değilsinizdir artık.Günden güne alışırsınız ona.Yarım elma iken bir anda bütün bir elma olursunuz hiç parçalanmamak üzere.Tüm benliğinizle sararsınız onu sigara dumanı misali.Hayatınız bir anda onun hayatı olur.Daha doğrusu o hayatınızın anlamı olur.Belki de şu sahte dünyada tek gerçeğiniz olmuştur.Belki de daraldığınız anlarda sığınacağınız bir liman,göz yaşlarınızı akıtabileceğiniz bir deniz,yüreğinize yol gösterecek bir yıldız,sert rüzgarlar estirecek haşin bir gökyüzü olmuştur hayatınızda.Sevginin değerini,kıymetini onunla anlar onunla yaşarsınız.Gece olup da başınızı yastığa her koyuşunuzda yalnızlığa ve gecenin sessizliğine inat onun sizinle birlikte olduğunu düşünür, anımsar ve gülümseyerek uykuya dalarsınız.Her sabah uyandığınızda gözlerinizi açtığınız an telefona gider elleriniz.Tatlı sıcacık bir günaydın mesajı içtenlikle sarar ruhunuzu,mutlulukla gülümsersiniz..Kahvaltılarınızın ayrı bir tadı olur, çayınızı yudumlarken hissedersiniz çayın sıcaklığı kadar onun yüreğinin sıcaklığını da.Kalp kalbe karşıdır her zaman.Her şarkı sözünde,her şiir satırında ya da yazdığınız her bir cümlede onun adı gizlidir, kalbinizde olduğu gibi.Nefes aldığınız her an onu tenefüs edersiniz her bir hücrenize bir daha hiç çıkmamak üzere.Kısaca yaşadığınız her yerde her şeyde nefes aldığınız her an her dakikada,bütün aşk kavramlarında bir daha hiç çıkarmamak üzere yüreğinize hapsettiğiniz hayatınızın anlamı sıfatını yakıştırdınız ‘’o’’ vardır.Gönlünüzden sevgi,yüreğinizden umut,gözlerinizden ışıltı ve ruhunuzdan aşk hiç eksilmesin.Yalın’dan bir şarkı sözüyle bitirmek istiyorum yazımı: Anladım her şey sensin!

Koydum sevinçlerimi önüme baktım hepsi sensin!
Yazdığım şiirlerin her hecesi…
Üzüldüğüm tüm filmler…
Yıpranmamış hayatlar büyük hüzünler bekler
Her işte bir hayır bu işte hepsi sensin !



                                                                                     İrem Nazlınur ÇETİN